O graziosa luna, io mi rammento
che, or volge l'anno, sovra questo colle
io venia pien d'angoscia a rimirarti:
e tu pendevi allor su quella selva
siccome or fai, che tutta la rischiari.
Ma nebuloso e tremulo dal pianto
che mi sorgea sul ciglio, alle mie luci
il tuo volto apparia, che travagliosa
era mia vita: ed è, né cangia stile,
o mia diletta luna. E pur mi giova
la ricordanza, e il noverar l'etate
del mio dolore. Oh come grato occorre
nel tempo giovanil, quando ancor lungo
la speme e breve ha la memoria il corso,
il rimembrar delle passate cose,
ancor che triste, e che l'affanno duri!
*
Ey
sevimli, uyusal ay, anımsıyorum,
bir
yıl önce bugün, bu tepenin üstünden
izlemiştim
seni, gene yüreğim ellerimde.
Tıpkı
bugün gibi sarkmıştın aydınlatarak
gökyüzünden,
şurdaki ormanın üstüne.
Ama
puslu ve titrek gözüküyordun
gözlerime,
gözyaşlarımdan ötürü,
kirpiklerimde.
Çileliydi yaşamım çünkü,
ve
gene öyle; ödün vermiyor ki tavrından
yaşam.
Ey sevimli ay, anımsamak
gene
de güzel, yapmak muhasebesini
acılı
yılların. Ne kadar sevimlidir
Bir
bilsen! Hüzünlü olsa da geçmiş,
sürse
de acılar daha, anımsamak geçmişi
gençlik
çağında: Dolu dolu umuda dönük
yıllar,
oysa yaşadıklarımız kısa.
Tratto da “Şarkılar” – Negdet Adabağ - Gündoğan
Tradotto
in turco da Negdet Adabağ - Türkçeye
çeviren Negdet Adabağ